Genel

Karşıyaka Belediyesi’ne Yanıtımızdır

Karşıyaka Belediyesi aşağıdaki ilanları sokaklarda yayınlayarak erkek düşmanı olduğunu belli etti.

Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar, okulda hayat bilgisi ve vatandaşlık bilgisi derslerini dinlememiş olacak ki toplum yaşamının ne olduğunu bilmiyor. Aslında hiç bir feminist bilmiyor. Yok, aslında hepsi biliyor da, işlerine gelmeyince bilmezden geliyorlar.

Biz yine de Bilal’e anlatır gibi anlatalım. Toplum yaşamı hak ve sorumluk örgüsüyle dokunmuştur. Herkesin hakları ve haklarına karşılık gelen sorumlulukları vardır. Verginizi öder, karşılığında temel hizmetleri alırsınız. Ahlaklı olur, karşılığında saygı görürsünüz. Feministler kadınlara yalnızca hakları yakıştırarak onları sorumsuz birer kişi yapma uğraşındalar. “Kadın hakları”… Sorumlulukları yok mu? Feministlere göre yok. “Çalışmak kadının hakkıdır” örneğin. Ama sorumluluğu değildir. Feminist dünyada, çalışmak yalnızca erkeğin sorumluluğu olmalı ki boşanma davası açmadan hemen önce sigortasını iptal ettiren eski karısına ömür boyu nafaka ödemeye mahkum ediliyor. Boş oturmak ve parazit gibi yaşamak “kadının hakkı”. Dayak yemesinler diye özel koruma altına alınmak “kadınların hakkı”, ama kendini ve karısını korumayı öğrenmek bir erkeğin sorumluluğu. Örnekleri çoğaltabiliriz.

Yukarıdaki rezil afişler aynı kafanın ürünü. Kadınların eylemlerinden sorumlu olmadıkları varsayımına dayanıyor. “Şunları, şunları yaparım, bu yalnızca beni ilgilendirir.” “Benim bedenim, benim kararım.” Gerçek dünyada hiç bir şey yalnızca kişiyi ilgilendirmez. Her şey, herkesi ilgilendirir! Bedenin sana ait değil. Kararların sana ait değil. Tek başına sağ kalamayacağına göre sen toplumun bir parçasısın. Sahip olduğun haklar sana ancak sorumluluklarınla birlikte verildi. Herkes gibi eylemlerinin sonuçlarından sorumlusun. Herkes gibi toplumdaki görev bölümüne katılacaksın. İnsansın sen, mikrop değil.

Bu ayan beyan ahlaksızlık çağrısına Karşıyakalı kadınlar hiç bir tepki vermediler. Hatta çoğu beğendi. Beyinlerinin uyuşmuş olmasına verelim. Koca Karşıyaka’da bu afişlerden midesi bulanacak ahlaklı kadının kalmadığını düşünecek kadar karamsar değiliz.

Ama tepki verilmeliydi. Aşağıdaki afişler verilmesi gereken tepkilerden yalnızca birini örnekliyor. Toplum yaşamında “sana ne”lere ve “bana ne”lere yer yoktur. Ama bazen talebin absürtlüğünü göstermek için aynı kavramları kullanıp aynı savları sürdürmek, aynı düşünce biçimini uygulamak gerekir. Kinaye, etkili bir iletişim yöntemi olabilir. Ne diyorduk: Bir önermedeki cinsiyetçiliği ortaya çıkarmak için cinsiyetlerin yerlerini değiştiriverin. Keşke bu ülkede bu afişleri duvarlara yapıştıracak, yitik sağduyuyu arayan bir eylemci grup olsaydı.

 

 

 

2 Comments

  1. Hayri Çömlekçi

    “Gece bekçisi de olurum, gece boza da satarım, kokoreç de. Sana ne” diyen feminist var mı? Anca gezme “özgürlüğü” istesinler. (Bu arada gece çalışan, seyyar satıcılık yapan kadınlar var. Belediyenin derdi bu değil demek istiyorum.)

  2. auriel

    yine haklısınız yine haklısınız hep haklısınız muazzam araştırmalar mükkemmel

Leave a Reply

Doğrulama *Captcha loading...

Pin It on Pinterest